Buzdan Elektrik: Geleceğin Gücü Soğuktan mı Geliyor?

Buz… Hepimizin aklına serinletici bir içecek, kışın beyaz örtüsü ya da kaygan zemin gelir. Ama artık buzun yepyeni bir süper gücü olduğunu biliyoruz: Elektrik üretebilme! Normalde su molekülleri kutupludur (yani küçük elektrik yükleri taşır), ancak donduğunda sıradan bir buz küpü bu özelliğini kaybeder. Bu yüzden sıkıştırıldığında ya da üzerine basıldığında elektrik üretmez. Yani bugüne kadar

Bedavanın Bedeli

Faydaları ve zararlarıyla tartışılan internet, hayatımızda önemli bir yer edinmiş durumda. Faydaları ve zararları ile konuşulmaya da devam ediyor. Bizim analizimiz de klasik tartışmalardan öteye gitmedi. Bunları listeledikten sonra, asıl önemli olanın kullanıcının interneti nasıl kullandığı hususu olduğunu fark ettik. Bununla birlikte, öğrencinin fayda olarak sunduğu maddelerden biri dikkatimi çekti: “Sosyal medya uygulamalarının ücretsiz olması”.

Düşünmeyi ve Problem Çözmeyi Nasıl Öğrene Biliriz?

İnsanın üç temel öğrenme alanı vardır. Eğitim literatüründe bu alanlar zihinsel, duyuşsal ve psiko-motor olarak ifade edilir. x Zihinsel alan, bilişsel yani düşünce becerileriyle ilgilidir. Analiz, sentez, karşılaştırma, muhakeme ve problem çözme gibi beceriler bu alana girer. Zekânın gelişimi, bu tür becerilerin gelişimiyle doğru orantılıdır. Zihinsel beceriler, zekâ gerektiren işleri daha pratik yapmamızı sağlar. x Duyuşsal

Uzay Yolunda Bir Başına Bir Yolcu

İnsanoğlunu diğer canlı türlerinden ayıran en büyük özellik, elbette akıl sahibi olmasıdır. Aklın yanında, ayırt edici bir özellik daha vardır ki o da meraktır. İnsan, yaşadığı küçük ortamdan çıkar, yeni yerleri, yeni şeyleri, bilmediğini öğrenmeyi ister. İnsanlık tarihindeki büyük ve köklü değişiklikler, merak duygusunun itici kuvvet olarak insanı,  mevcut olanla yetinmeyip daima yeniyi aramaya sevk

Salgın Sonrası Eğitimde Yepyeni Modeller

Dönmek için heyecan duyduğumuz dünyada tablo, eskisi gibi değil. Daha önce görmediğimiz yeni bir dünya düzeni ile karşı karşıyayız. Başlangıçta korona virüsü çocuklara anlatmak, evde kalmayı ifade etmek, online eğitime alıştırmak, hijyen ve sosyal mesafe kurallarına uyumu sağlamak için çaba harcıyorduk. Şimdiki normalleşme sürecinde ise eve kapanmak gibi dışarı çıkmak da bir hazırlık gerektirecek. Çocuklarımız

Eğitimin Savaşla İmtihanı

Çanakkale… Bugüne kadar çokça yazıldı, anlatıldı. Haliyle zihinlerde fazlaca yer edinmiş olabilir. Fakat ne kadar anlatılsa, anlata anlata dil yorulsa da az geliyor. Fedakârlık kelimesinin tam olarak manasını bulduğu bu topraklarda Çanakkale, bir fazla anlatılsa, daima bir eksik kalıyor. Anlatacağımız mevzu, gelecekle alakalı. Konumuz, cephede mücadeleye koşan gençler. Zira Çanakkale, Anadolu’nun geleceği demekti. Gençler de

Şimdiki Zaman İstanbul’u Çemberlitaş

Bir taraftan Milyon Taşı tarafından gelen Bizans atlılarının geçişini görüyor; bir taraftan Bîrun kapısından çıkan sultanın maiyetindekilerle beraber ilerleyen atların nal seslerini işitiyor; bir taraftan da şimdiki zaman bilmecesinde, umursamaz bir şekilde çayını yudumlayanları izliyordum. İstanbul, bir rüya şehir. Caddeleri, sokakları, tarihî dokusu, yaşanmışlıkları ve yaşanılacakları, hatta yaşanması mümkünken yaşanılmayanları ile bütün bir şehir. Âsude

Dünyaya Mercek

Bağ İnsanları birbirine bağlayan ve muhabbetlerini artıran iki şey, saygı ve sevgidir. Bu, böyle olmasına rağmen insanlar, birbirinden uzaklaşıyor. Bireyselleşiyor. Yalnızlaşıyor. Oysa gözlerimizi tabiata çevirdiğimizde görüyoruz ki her şeyde birlik ve beraberlik var. Hayvanlar bir arada işlerini görüyorlar. Düşmanlarına karşı bir arada durarak çelikten bir zırh oluveriyorlar. Günümüz insanları gibi birbirlerine suni ağlarla değil; sahici

Fatih Sultan Mehmed Han’ın Sırtını Yasladığı Âlim Fenârîzâde Ali Çelebi

“Şakâiku’n-Nu‘mâniyye” adlı eserde, Fatih Sultan Mehmed Han döneminde yaşamış doksandan fazla âlimin ismine yer verilir. Bu âlimler, yetiştirdikleri talebeler ve kaleme aldıkları eserlerle Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat itikadının bu topraklarda kök salması için büyük gayret göstermişlerdir. Kurdukları vakıflarla İstanbul’un ilmî ve mimarî çehresine yön vermişlerdir. Sultanların saltanatına değer katan bu seçkin âlimlerden biri de, Sultan Fatih’in